bugün
- en obez özelliğiniz17
- mauro icardi'nin karısı9
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı9
- nişanlı kalmanın saçma olması11
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım14
- karadeniz bölgesinde yaşamak8
- larisalisa'nın parayla şukulatması9
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması16
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi29
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
- icardi190514
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- en nefret edilen yazarlar9
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- anın görüntüsü14
- larisalisa18
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- aç karnına poğaça yemek11
- karşı cinse giyim önerileri11
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- en dindar özelliğiniz17
- chat sitesi kurmak9
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- embesil yazarlar9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı25
- doğum gününde hatırlanmamak14
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git13
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
entry'ler (90)
dürüst olan kısımdır.
aynı kapıya çıkar:
(bkz: ben müslüman değilsem bu muhammed in suçu)
(bkz: ben müslüman değilsem bu muhammed in suçu)
mustafa kemal paşa'nın kast ettiği:
biz devlet işleri yaparken şeriatla, hurafeyle yapmıyoruz. allah böyle istedi, deyip işin içinden sıyrılmıyor; şeyhülislamların fetvalarına gereksinmiyoruz. akılla, bilimle, yaşamın gelişimleriyle yönetsel işlerimizi yürütüyoruz.
halife olabilecek, padişah olabilecek yaptığı her şeyi din diyerek meşrulaştırabilecek bir lider daha zor olanı seçtiyse bunun eleştirilmesi değil övülmesi gerekir.
gökten indiği sanılan kitaplarla idare edenlere örnek:
(bkz: yavuz sultan selim in alevileri katletmesi)
(bkz: kardeş katli)
(bkz: yezit in hüseyin i ve ehlibeyti öldürmesi)
(bkz: kurtuluş savaşı verenler için idam fetvaları yayımlanması)
(bkz: sondan bir önceki halife vahidettin'in kendi ifadesiyle önce allah'a sonra ingilizlere sığınması)
--spoiler--
Kuran'da tüm detaylarıyla bir sistem, rejim önerilmediğine göre; Bir siyasi sisteme, yönetim şekline islami yönetim, islam devleti veya islam cumhuriyeti adını vermek yanlıştır, aldatmacadır. Bu ülkelerdeki yöneticilerin, devlet başkanlarının kendi çıkarlarına dönük düşünce ve tercihlerini, adetlerini, örflerini dinle eşitleme, islam'ın emirleriymiş gibi gösterme çabasıdır. iktidar güçlerine din gücünü, dokunulmazlığını katma çabasıdır. Yönetim tarzlarına, uygulamalarına karşı çıkanları, muhaliflerini dine karşı çıkmakla suçlayabilme gayretidir. Dini, saltanat imtiyazı haline getirme, siyasetin emrine sokma gayretleridir.
--spoiler--
(bkz: kuran ı kerim bir hukuk kitabı değildir)
biz devlet işleri yaparken şeriatla, hurafeyle yapmıyoruz. allah böyle istedi, deyip işin içinden sıyrılmıyor; şeyhülislamların fetvalarına gereksinmiyoruz. akılla, bilimle, yaşamın gelişimleriyle yönetsel işlerimizi yürütüyoruz.
halife olabilecek, padişah olabilecek yaptığı her şeyi din diyerek meşrulaştırabilecek bir lider daha zor olanı seçtiyse bunun eleştirilmesi değil övülmesi gerekir.
gökten indiği sanılan kitaplarla idare edenlere örnek:
(bkz: yavuz sultan selim in alevileri katletmesi)
(bkz: kardeş katli)
(bkz: yezit in hüseyin i ve ehlibeyti öldürmesi)
(bkz: kurtuluş savaşı verenler için idam fetvaları yayımlanması)
(bkz: sondan bir önceki halife vahidettin'in kendi ifadesiyle önce allah'a sonra ingilizlere sığınması)
--spoiler--
Kuran'da tüm detaylarıyla bir sistem, rejim önerilmediğine göre; Bir siyasi sisteme, yönetim şekline islami yönetim, islam devleti veya islam cumhuriyeti adını vermek yanlıştır, aldatmacadır. Bu ülkelerdeki yöneticilerin, devlet başkanlarının kendi çıkarlarına dönük düşünce ve tercihlerini, adetlerini, örflerini dinle eşitleme, islam'ın emirleriymiş gibi gösterme çabasıdır. iktidar güçlerine din gücünü, dokunulmazlığını katma çabasıdır. Yönetim tarzlarına, uygulamalarına karşı çıkanları, muhaliflerini dine karşı çıkmakla suçlayabilme gayretidir. Dini, saltanat imtiyazı haline getirme, siyasetin emrine sokma gayretleridir.
--spoiler--
(bkz: kuran ı kerim bir hukuk kitabı değildir)
--spoiler--
Milli Eğitim Bakanlığı, çocuklarımızı 12 yaşından küçükken Kuran kurslarına göndererek onlara anlamadıkları bir dilde bir metin ezberletmekte ve ona paralel akıl dışı inançlar aşılamaktadır. Bir topluluk ruh hali içinde verilen böyle bir eğitimin etkilerinin daha sonra silinmesi hemen hemen imkânsızdır. Bu şekilde Milli Eğitim Bakanlığı görevi gereği çocuklarımıza verilmesi gereken bilimsel eğitimin altını oyuyor, bağımsız düşünebilen aklı selim sahibi bireyler yerine, bir yobazlar grubu oluşturulmasına zemin hazırlıyor. Çocuklarımızın bağımsız düşünerek inançlarını seçme hakları olmalıdır ki, bu en temel insan haklarından biridir. Türbanı savunurken, kimsenin inancına müdahale edilmemesi gerektiğini savunan AKP hükümeti, iş küçük çocuklara geldiği zaman onlar üzerinde acımasız bir inanç tahakkümü uygulamakta. Bu bir çifte standarttır ki, ülkenin ve çocuklarımızın geleceğine dinamit koymakla aynı anlama gelir. Bunun anayasamıza da aykırı olduğunu sanıyorum.
--spoiler--
http://www.odatv.com/n.ph...i-yasaklansin--2708111200
Milli Eğitim Bakanlığı, çocuklarımızı 12 yaşından küçükken Kuran kurslarına göndererek onlara anlamadıkları bir dilde bir metin ezberletmekte ve ona paralel akıl dışı inançlar aşılamaktadır. Bir topluluk ruh hali içinde verilen böyle bir eğitimin etkilerinin daha sonra silinmesi hemen hemen imkânsızdır. Bu şekilde Milli Eğitim Bakanlığı görevi gereği çocuklarımıza verilmesi gereken bilimsel eğitimin altını oyuyor, bağımsız düşünebilen aklı selim sahibi bireyler yerine, bir yobazlar grubu oluşturulmasına zemin hazırlıyor. Çocuklarımızın bağımsız düşünerek inançlarını seçme hakları olmalıdır ki, bu en temel insan haklarından biridir. Türbanı savunurken, kimsenin inancına müdahale edilmemesi gerektiğini savunan AKP hükümeti, iş küçük çocuklara geldiği zaman onlar üzerinde acımasız bir inanç tahakkümü uygulamakta. Bu bir çifte standarttır ki, ülkenin ve çocuklarımızın geleceğine dinamit koymakla aynı anlama gelir. Bunun anayasamıza da aykırı olduğunu sanıyorum.
--spoiler--
http://www.odatv.com/n.ph...i-yasaklansin--2708111200
Amerikan askerlerin Irak'tan evlerine sağ salim dönmeleri için dua ediyorum (Recep Tayyip Erdoğan)
edit: imla
edit: imla
Aklıma Gazi'nin şu sözlerini getiren durumdur:
"Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı taassubu olan cahildir. ilim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak lazımdır."
"Medeniyet yolunda muvaffakiyet yenileşmeğe bağlıdır. Sosyal hayatta, iktisadî hayatta, ilim ve fen sahasında muvaffak olmak için yegâne olgunlaşma ve ilerleme yolu budur. Hayat ve yaşayışa hâkim olan hükümlerin zaman ile değişme, gelişme ve yenileşmesi zaruridir. Medeniyetin ihtirasları, fennin harikaları, cihanı değişiklikten değişikliğe sürüklediği bir devirde asırlık köhne zihniyetlerle, maziye düşkünlükle mevcudiyetin muhafazası mümkün değildir."
"Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı taassubu olan cahildir. ilim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak lazımdır."
"Medeniyet yolunda muvaffakiyet yenileşmeğe bağlıdır. Sosyal hayatta, iktisadî hayatta, ilim ve fen sahasında muvaffak olmak için yegâne olgunlaşma ve ilerleme yolu budur. Hayat ve yaşayışa hâkim olan hükümlerin zaman ile değişme, gelişme ve yenileşmesi zaruridir. Medeniyetin ihtirasları, fennin harikaları, cihanı değişiklikten değişikliğe sürüklediği bir devirde asırlık köhne zihniyetlerle, maziye düşkünlükle mevcudiyetin muhafazası mümkün değildir."
bayramı bile paylaşmayı zul gören sözde müslümanların yapay sorunlarından birisi daha.
(bkz: kemalizm)
"Bireysel iş faaliyetini temel almakla beraber, mümkün olduğu kadar az zaman içinde milleti refaha, memleketi mamurluğa eriştirmek için, milletin genel ve yüksek menfaatlerinin gerektirdiği işlerde, özellikle ekonomik alanda devleti fiilen alâkadar kılmak.... prensibimizdir" (K. Atatürk)
Yani Kemalizm'deki yansıması "özel girişimi toplumsal/ulusal yarara feda etmemek ve toplumsal/ulusal çıkar için de bireyi ezdirmemek" diye özetlenebilir.
"Bireysel iş faaliyetini temel almakla beraber, mümkün olduğu kadar az zaman içinde milleti refaha, memleketi mamurluğa eriştirmek için, milletin genel ve yüksek menfaatlerinin gerektirdiği işlerde, özellikle ekonomik alanda devleti fiilen alâkadar kılmak.... prensibimizdir" (K. Atatürk)
Yani Kemalizm'deki yansıması "özel girişimi toplumsal/ulusal yarara feda etmemek ve toplumsal/ulusal çıkar için de bireyi ezdirmemek" diye özetlenebilir.
"Benim için en büyük korunma noktası ve şefaat kaynağı milletimin sinesidir" diyen Büyük Atatürk'e riyakarca Demokrat Parti yönetiminin çıkardığı yasadır. "isterseniz halifeliği bile getirirsiniz" diyen Menderes'in tutarsızlığını gösterir. Atatürk büstle, heykelle ayakta durmuyor; bunu bilmeyenlerin uğraştığı yasadır.
Ayrıca DP'nin takipçisi olduğunu söyleyen liberal-dinci ittifakı da biraz samimi olsun da kimin yaptığını söylesin...
Ayrıca DP'nin takipçisi olduğunu söyleyen liberal-dinci ittifakı da biraz samimi olsun da kimin yaptığını söylesin...
Şüpheci bir insanın basmakalıp bir insandan zeki oluşuna şaşmamak gerekir.
Robert G. Ingersoll:
--spoiler--
Çoğu düşüncemiz miras olarak geliyor. Alışkanlıkların ve geleneklerin mirasçılarıyız. inançlarımız yöresel kıyafetler gibi, nerede doğduğumuza bağlı olarak değişiyor. Kalıplar içinde büyüyor, etrafımız tarafından şekillendiriliyoruz. Çevremiz bir heykeltıraş, bir ressam.
Eğer istanbul'da doğmuş olsaydık, çoğumuz şöyle diyecekti: "Allah'tan başka tanrı yoktur. Muhammed Allah'ın elçisidir." Eğer ailemiz Ganj nehri kenarında yaşasaydı, Şiva'ya tapıyor ve Nirvana'ya ulaşmaya çalışıyor olacaktık.
Çocuklar ailelerini sever, onlardan öğrendiklerine inanır ve annelerinin dinine içten bir biçimde inanmaktan gurur duyduklarını söylerler.
Çoğu insan dinginliği sever. Komşularından farklı olmak istemez. Arkadaş çevresi olsun ister. Sosyaldir. Grup halinde gezmekten hoşlanır. Yalnız yürümeyi sevmez.
iskoçlar Kalvenci'dir çünkü babaları da öyleydi. irlandalılar Katolik'tir çünkü babaları da öyleydi. ingilizler Anjelikan'dır çünkü babaları da öyleydi. Amerikalılar farklı gruplara ayrılmıştır, çünkü babaları da farklı gruplara ayrılmıştı. Bu genel geçer bir kuraldır, istisnalar elbette vardır. Bazı çocuklar ailelerine baskın çıkıp düşüncelerinde değişiklik yapabilir ve farklı sonuçlara ulaşabilirler. Ama bu değişimler genelde gelişim şeklinde olur, yani tam bir dönüş az görülür. Zaten değişenlerin çoğu hala atalarının yolunda gittiklerine inanmaya devam ederler.
Hıristiyan tarihçiler tarafından toplumların dinlerinin aniden değiştiği ve milyonlarca Pagan'ın aniden Hıristiyanlığa geçtiği söylenir. Filozoflar ise bu görüşe pek katılmazlar. isimler ve çatılar değişebilir ama fikirler, gelenekler ve inançlar aynı kalmaya devam eder. Bir Hıristiyan'ın kılıcını veya bir Müslüman'ın hançerini boynunda göre Pagan, muhtemeldir ki dini görüşünü değiştirdiğini söyleyecektir ama söylemler dışında her şey aynı kalmaya devam eder.
inanç tercih meselesi değildir. insanlar, düşünmek zorunda kaldıkları biçimde düşünürler. Çocuklar isteseler de, tam öğretildiği gibi inanmazlar. Çünkü ailelerine benzemezler. Tabiatları, huyları, heyecanları, kapasiteleri ve çevreleri farklıdır. Bu sebeple ortada sürekli devam eden görülmez bir değişim vardır. Bilinçli ya da bilinçsiz yaşanan bu gelişim sonucu bir karşılaştırma yaparsak uzun müddetler geçtiği zaman eskinin tamamen terk edildiğini ve yeninin içinde kaybolduğunu görürüz. insanoğlu yerinde sayamaz. Zihinden çapa atılamaz, ileri gitmezsek geri kalırız. Büyümezsek daralırız, gelişmezsek kuruyup büzülürüz.
Çoğunuz gibi ben de kendinden emin insanlar tarafından büyütüldüm. Bildiklerini sorgulamayan ve muhakeme etmeyen insanlar. Hiçbir şüpheleri yoktu. Kesin doğruya sahip olduklarından emindiler. imanlarında belki -- galiba yoktu. Tanrı'dan gelen açıklamaya sahiptiler. Her şeyin başlangıcını biliyorlardı. Bir gün, yaklaşık olarak isa'dan 4,000 yıl kadar evvel Tanrı dünyayı yaratmıştı. Ve tabi ezelden beri, yani bu yaratılıştan önceki sonsuz dönemde Tanrı hiçbir şey yapmıyordu. Yine biliyorlardı ki Tanrı 6 günde dünyayı, bitkileri, hayvanları, yaşamı ve gökleri yarattı. Hatta hangi gün ne yaptığına ve hangi gün dinlendiğine kadar tam olarak biliyorlardı. Dünyadaki kötülüklerin, suçların, hastalıkların ve ölümlerin sebebini de biliyorlardı.
Sadece başlangıcı değil bitişi de biliyorlardı. Hayatta tek bir yol olduğunu biliyorlardı. Güzergâhın dar ve dikenli olduğunu ama sonunda rengârenk çiçekler ve lezzetli meyvelerle dolu, neşe ve mutluluk kaynağı olan cennete ulaşacağını biliyorlardı. Elbette Tanrı, bizim bu güzergâhı kullanmamız için elinden geleni yapmaktaydı. Şeytan ise tüm ustalığını bizi yoldan çıkarmak için kullanmaktaydı.
iyi ve kötü arasındaki bu ebedi çarpışma elbette insan ruhları içindi. Biliyorlardı ki yüzyıllar önce Tanrı tahtını bırakmış ve dünyaya oğlunu göndermişti – o oğul acılar içinde sadece insanlar için ölmüştü. Yine biliyorlardı ki insan doğası gereği ahlaksızdı. Tüm kudretine ve iyiliğine rağmen Tanrı'dan nefret ederdi.
Aynı zamanda Tanrı'nın insana kendi ruhundan üflediğini ve onu mükemmel biçimde yarattığını da bilirlerdi. Şeytanın Tanrı'ya rağmen bu insanın kanına girip, türlü oyun ve hilelerle onu kandırdığı biliyorlardı. Sonunda Tanrı'nın erkek ve kadını lanetleyip ölümlü olarak dünyaya gönderdiğini biliyorlardı. Tanrının tüm yaptıklarını sadece insanı kötülükten arındırmak ve yüceltmek için yaptığına inanıyorlardı. Büyük Tufanı biliyorlardı, birkaç sayılı kişi haricinde yaşayan herkes genç-yaşlı demeden boğulmuştu. Biliyorlardı ki Tanrı, çocuklarının akıllanması için onları silkeleyen bazı depremler, fırtınalar ve yangınlar da göndermiş, büyük kıtlıklar ve savaşlar yaşanmıştı. Tüm bunları çocukları Tanrı'ya inansın, onu sevsinler diye yapmıştı. Biliyorlardı ki, tek kurtuluş inançtaydı.
Ve tabii şüphe eden herkes kaybedecekti. inanç dışında yapılacak hiçbir şey; yani dürüst ve namuslu bir hayat sürmeniz, ailenize ve yakınlarınıza iyi bakmanız, vatansever olmanız, düşünceli ve saygılı olmanız cehenneme gitmenizi engellemiyordu.
Çünkü Tanrı insanları dürüst, cömert ya da cesur olmalarına göre değil inançlarına göre yargılıyordu. inancı olmayanlar içinse tek seçenek sonsuza kadar cehennemde acı içinde yanmaktı.
işte tüm bu rahatlatıcı ve mantıklı şeyler din adamları tarafından ibadethanelerde, öğretmenler tarafından okullarda, aileler tarafından evlerde öğretilir. Çocuklar burada kurbandır ve çoğu zaman henüz beşikte annelerinin kollarındayken hedef olurlar. Düşünmeye başlayacak çağa geldiklerinde ise hocaları tarafından çocuğun sağduyusuna bir savaş açılır. Okuduğu kitaplarda gerçekleşmesi imkânsız olaylar, gerçekmiş gibi anlatılır. Zavallı çocuk çaresizdir. Nefes aldığı hava yalanlarla doludur ve bu yalanlar kanına işler.
Çocukluğumda incil okunurken dinlerdim, sonrasında kendim de okudum. Tarihe yönelik ilk bilgilerim incil'dendi. Yahudiler, Musa'nın başından geçenler, diğer peygamberler hepsi önemliydi. insanlar tarafından yazılmış kitaplarda insanların kendi düşünceleri vardı ama incil'de Tanrı'nın kutsal gerçekleri mevcuttu.
--spoiler--
edit: imla
Robert G. Ingersoll:
--spoiler--
Çoğu düşüncemiz miras olarak geliyor. Alışkanlıkların ve geleneklerin mirasçılarıyız. inançlarımız yöresel kıyafetler gibi, nerede doğduğumuza bağlı olarak değişiyor. Kalıplar içinde büyüyor, etrafımız tarafından şekillendiriliyoruz. Çevremiz bir heykeltıraş, bir ressam.
Eğer istanbul'da doğmuş olsaydık, çoğumuz şöyle diyecekti: "Allah'tan başka tanrı yoktur. Muhammed Allah'ın elçisidir." Eğer ailemiz Ganj nehri kenarında yaşasaydı, Şiva'ya tapıyor ve Nirvana'ya ulaşmaya çalışıyor olacaktık.
Çocuklar ailelerini sever, onlardan öğrendiklerine inanır ve annelerinin dinine içten bir biçimde inanmaktan gurur duyduklarını söylerler.
Çoğu insan dinginliği sever. Komşularından farklı olmak istemez. Arkadaş çevresi olsun ister. Sosyaldir. Grup halinde gezmekten hoşlanır. Yalnız yürümeyi sevmez.
iskoçlar Kalvenci'dir çünkü babaları da öyleydi. irlandalılar Katolik'tir çünkü babaları da öyleydi. ingilizler Anjelikan'dır çünkü babaları da öyleydi. Amerikalılar farklı gruplara ayrılmıştır, çünkü babaları da farklı gruplara ayrılmıştı. Bu genel geçer bir kuraldır, istisnalar elbette vardır. Bazı çocuklar ailelerine baskın çıkıp düşüncelerinde değişiklik yapabilir ve farklı sonuçlara ulaşabilirler. Ama bu değişimler genelde gelişim şeklinde olur, yani tam bir dönüş az görülür. Zaten değişenlerin çoğu hala atalarının yolunda gittiklerine inanmaya devam ederler.
Hıristiyan tarihçiler tarafından toplumların dinlerinin aniden değiştiği ve milyonlarca Pagan'ın aniden Hıristiyanlığa geçtiği söylenir. Filozoflar ise bu görüşe pek katılmazlar. isimler ve çatılar değişebilir ama fikirler, gelenekler ve inançlar aynı kalmaya devam eder. Bir Hıristiyan'ın kılıcını veya bir Müslüman'ın hançerini boynunda göre Pagan, muhtemeldir ki dini görüşünü değiştirdiğini söyleyecektir ama söylemler dışında her şey aynı kalmaya devam eder.
inanç tercih meselesi değildir. insanlar, düşünmek zorunda kaldıkları biçimde düşünürler. Çocuklar isteseler de, tam öğretildiği gibi inanmazlar. Çünkü ailelerine benzemezler. Tabiatları, huyları, heyecanları, kapasiteleri ve çevreleri farklıdır. Bu sebeple ortada sürekli devam eden görülmez bir değişim vardır. Bilinçli ya da bilinçsiz yaşanan bu gelişim sonucu bir karşılaştırma yaparsak uzun müddetler geçtiği zaman eskinin tamamen terk edildiğini ve yeninin içinde kaybolduğunu görürüz. insanoğlu yerinde sayamaz. Zihinden çapa atılamaz, ileri gitmezsek geri kalırız. Büyümezsek daralırız, gelişmezsek kuruyup büzülürüz.
Çoğunuz gibi ben de kendinden emin insanlar tarafından büyütüldüm. Bildiklerini sorgulamayan ve muhakeme etmeyen insanlar. Hiçbir şüpheleri yoktu. Kesin doğruya sahip olduklarından emindiler. imanlarında belki -- galiba yoktu. Tanrı'dan gelen açıklamaya sahiptiler. Her şeyin başlangıcını biliyorlardı. Bir gün, yaklaşık olarak isa'dan 4,000 yıl kadar evvel Tanrı dünyayı yaratmıştı. Ve tabi ezelden beri, yani bu yaratılıştan önceki sonsuz dönemde Tanrı hiçbir şey yapmıyordu. Yine biliyorlardı ki Tanrı 6 günde dünyayı, bitkileri, hayvanları, yaşamı ve gökleri yarattı. Hatta hangi gün ne yaptığına ve hangi gün dinlendiğine kadar tam olarak biliyorlardı. Dünyadaki kötülüklerin, suçların, hastalıkların ve ölümlerin sebebini de biliyorlardı.
Sadece başlangıcı değil bitişi de biliyorlardı. Hayatta tek bir yol olduğunu biliyorlardı. Güzergâhın dar ve dikenli olduğunu ama sonunda rengârenk çiçekler ve lezzetli meyvelerle dolu, neşe ve mutluluk kaynağı olan cennete ulaşacağını biliyorlardı. Elbette Tanrı, bizim bu güzergâhı kullanmamız için elinden geleni yapmaktaydı. Şeytan ise tüm ustalığını bizi yoldan çıkarmak için kullanmaktaydı.
iyi ve kötü arasındaki bu ebedi çarpışma elbette insan ruhları içindi. Biliyorlardı ki yüzyıllar önce Tanrı tahtını bırakmış ve dünyaya oğlunu göndermişti – o oğul acılar içinde sadece insanlar için ölmüştü. Yine biliyorlardı ki insan doğası gereği ahlaksızdı. Tüm kudretine ve iyiliğine rağmen Tanrı'dan nefret ederdi.
Aynı zamanda Tanrı'nın insana kendi ruhundan üflediğini ve onu mükemmel biçimde yarattığını da bilirlerdi. Şeytanın Tanrı'ya rağmen bu insanın kanına girip, türlü oyun ve hilelerle onu kandırdığı biliyorlardı. Sonunda Tanrı'nın erkek ve kadını lanetleyip ölümlü olarak dünyaya gönderdiğini biliyorlardı. Tanrının tüm yaptıklarını sadece insanı kötülükten arındırmak ve yüceltmek için yaptığına inanıyorlardı. Büyük Tufanı biliyorlardı, birkaç sayılı kişi haricinde yaşayan herkes genç-yaşlı demeden boğulmuştu. Biliyorlardı ki Tanrı, çocuklarının akıllanması için onları silkeleyen bazı depremler, fırtınalar ve yangınlar da göndermiş, büyük kıtlıklar ve savaşlar yaşanmıştı. Tüm bunları çocukları Tanrı'ya inansın, onu sevsinler diye yapmıştı. Biliyorlardı ki, tek kurtuluş inançtaydı.
Ve tabii şüphe eden herkes kaybedecekti. inanç dışında yapılacak hiçbir şey; yani dürüst ve namuslu bir hayat sürmeniz, ailenize ve yakınlarınıza iyi bakmanız, vatansever olmanız, düşünceli ve saygılı olmanız cehenneme gitmenizi engellemiyordu.
Çünkü Tanrı insanları dürüst, cömert ya da cesur olmalarına göre değil inançlarına göre yargılıyordu. inancı olmayanlar içinse tek seçenek sonsuza kadar cehennemde acı içinde yanmaktı.
işte tüm bu rahatlatıcı ve mantıklı şeyler din adamları tarafından ibadethanelerde, öğretmenler tarafından okullarda, aileler tarafından evlerde öğretilir. Çocuklar burada kurbandır ve çoğu zaman henüz beşikte annelerinin kollarındayken hedef olurlar. Düşünmeye başlayacak çağa geldiklerinde ise hocaları tarafından çocuğun sağduyusuna bir savaş açılır. Okuduğu kitaplarda gerçekleşmesi imkânsız olaylar, gerçekmiş gibi anlatılır. Zavallı çocuk çaresizdir. Nefes aldığı hava yalanlarla doludur ve bu yalanlar kanına işler.
Çocukluğumda incil okunurken dinlerdim, sonrasında kendim de okudum. Tarihe yönelik ilk bilgilerim incil'dendi. Yahudiler, Musa'nın başından geçenler, diğer peygamberler hepsi önemliydi. insanlar tarafından yazılmış kitaplarda insanların kendi düşünceleri vardı ama incil'de Tanrı'nın kutsal gerçekleri mevcuttu.
--spoiler--
edit: imla
(bkz: ö fethullah gülen)
(bkz: nasıl bilirdiniz)
allah'ın bildiğini kuldan saklamaya gerek yok (bkz: hiç iyi bilmezdik)
(bkz: nasıl bilirdiniz)
allah'ın bildiğini kuldan saklamaya gerek yok (bkz: hiç iyi bilmezdik)
ayrıca, ulan madem laikliği dinsizlik/tanrısızlık olarak görüyorsun;
o zaman inanmayan adam niye dua etsin?
o zaman inanmayan adam niye dua etsin?
laiklerin allah'a (tanrı'ya) inanmadığı gibi bir önyargıya sahip; daha imara açılmamış, balta girmemiş, beyninde fazla kıvrım bulunmayan mümin kardeşlerimizin sorunsal diye nitelediği kuruntu olabilir.
harbiye mezunu için böyle bir yanılgıya sahip bir insan için acınılası durum... ha... dünyanın en büyük devrimci, bağımsızlıkçı, ilerici lideri için bilmese ne fark eder?
(bkz: mektep cehaleti alır merkeplik baki kalır)
(bkz: mektep cehaleti alır merkeplik baki kalır)
islam tarım, (bilimsel) sosyalizm sanayi dönemiyle ilgili olduğundan herhangi bir çıkarım yapmak zordur.
ancak kapitalizme karşı daha ciddi ayetler sunulabilir...
ancak kapitalizme karşı daha ciddi ayetler sunulabilir...